Eskişehir Halk Edebiyatı ürünleri bakımından da oldukça zengin bir yapıya sahiptir. “Göçmen kültürü”nün bu zengin birikimde payı büyüktür. Eskişehir’deki her yerleşim bölgesinde bu etkileşimi görmek mümkündür. Ancak, Eskişehir’in eski yani yerli (manav) yerleşim birimlerinde yine kendine özgü ağız özellikleriyle, Eskişehir bölge özelliklerini koruyan ve bu bölgeyi simgeleyen Halk Edebiyatı ürünleri de oldukça zengindir. Bu edebiyat ürünlerinin ağız özelliklerini de olduğu gibi aktarmak yerinde olacaktır:
NARDENESİ
Bi padışan bi gızı vamış. Bi gün camda nar yiyomuş. Aşşa bi dene nar düşmüş. Garşıdan da üş dene delikanlı geliyomuş. O gızın düşürdü nar denesi işlerinden biri azına atmış.
“-A!” demiş gız da
“-Bi nar denesine tenezzül ettim” diye gülmüş. Oolan da:
“- Bi günüm galırsa da sana galsın” demiş.
Ertesi gün çocuk paltacı gıyafetine girmiş uralarda dolşıyormuş. Urdan ünlemişler:
“- Ge bu odunları kes”. Demişler.Oolancık kesmiş emme alışkın olmadına az kesmiş, yorulmuş. Aacın altına uzanmış. Demişle ki:
“- Galbah bunu garnı acıkmış, yimek verem”. Gız da :
“- Virin ben götürem”. Demiş. Götürünce oolana aşık olmuş.
“- Ben seni seviyom, beni alın mı?” Oolan da :
“- ben paltacıyım sen padşaa gızısın, heç olur mu? Sen bana gelin mi?”
“- İlla varcan.” Diye başlamış gız.
Gızla oolan kimsenin görmedii bi taraftan çıkmışlar. Bi çöplüe rastgelmişler. Bi dene gırık darak bulmuşlar. Gıza:
“- Bunu al saçını dararsın.” Demiş. Bi delik hamam tası bulmuşlar:
“- Bunu al da hamama gidersin.” Demiş. Gız unu da almış. Bi dene kırık gaşık bulmuşlar:
“- Unu da al çorba içeriz”. Demiş. Bi de gıyısı gırk çömlek bulmuşlar:
“- Bunu da al aş bişirirsin.” Demiş.
Sora varmış gapsı yok, penceresi yok bi gülübeye :
“- İşte burası benim evim.” Demiş. Urası evleri olmuş.
Zabahlin adam paltayı almış geri çıkmış. Aaşam olmuş geri gelmiş. Peenir, ekmek getmiş. Yemişle.
“- Yarın” demiş, “ ben bi aaya odun kesiyom, urda da düyün va. Urda da pirinç ayıklanacak, seni götcen” demiş.
“- Unlardan asçık çalarsın goynuna saklarsın da pilav pişiririz”. Demiş. Gitmişler, vamışlar uraya. Bırakmış unu, gız piriç ayaıklaya dursun, çaladursun. Oolan gitmiş üstünü başını deniştirmiş. Temiz esbablarını geymiş.
Gız piriç ayıklamış, gece olmuş ev sabi “ her keşin goynu arancak” demiş. Aramışla, gızın goynudan piriçle çıkmış. Oolan da:
“- Ellemen paltacı gocasına pilav pişirecektir.” Demiş. Gız gapının önüne çıkmış, gocasına bekliye Durukan oolan esbabını deniştirmiş, gelmiş.
“- Hadi gidem.” Demiş. Paltayı eline almış gitmişler.
“- Beni öyle mahçup ettiler, herkeşin goynunu aradılar, goynunda piriçleri buldular.” Demiş gız.
“- Ellemen, paltacı gocasına pilav pişircektir.” Dedi birisi. “ Beni goyverdiler.”
“- Olsun eğer gızzalardı, yarın üzüm ayıklamaya gelsin, demezlerdi.”
“- Yarın acık da üzüm çal, pilavın yanına bi de hoşaf pişiririz.” Demiş.
Ertesi gün üzüm de çalmış, gine üzümü aramışlar, gızın goynundan çıkınca, oolan:
“- Ellemen dün piriç çaldı, bu gün de üzüm çaldı. Pilavın yanına hoşaf pişiricekle.” Demiş.
Gene gızı paltacı gocası almış gulübeye vamış. Pilav pişirmiş, hoşaf pişirip yemiş, yatmışla. Zaba olmuş, paltacı demiş ki:
“- Gırık taraanla delik tasını al da bu gün seni hamama götürecekle.” Demiş. U da almış hamama gitmişle. Bi genara otumuş. Gırık tarakla darayamamış, aalamış. Delik tasla dökünememiş aalamış. Her keş yıkanmış çıkmış u urada galagalmış. Damat olcak oolan
Hamamanın gapısına gelmiş:
“- Kimse galmadı mı? Her keş çıttın mı” demiş.
“- Çıttı” demişler. Damat olcak bi gümüş tepsi içine bi altın tabak, taban içine de bi nar denesi goymuş gızlara göndermiş.
“- Bunun manasını kim bilirse unu alcam ben” demiş. Gelin gıza götürmüşle bilememiş. Başkaları da bilememiş. Demişle:
“Hamamda paltacının garısı va.”
“- Peştemallan getirin buraya” demiş. Getimişle. Oolan:
“- Bunun manası nedir?” demiş. Gız demiş ki:
“- Gümüş gibi dururdum, altın gibi arıydım, ne çektimse şu nar denesinin yüzünden çektim” demiş. Oolan:
“- Bunu yıkan, paklan” demiş. Gızı gümüş taslan yıkamışla. Gümüş darakla daramışla. Oolan demiş ki:
“- Ben paltacı değil, beyooluyum. Çektirdiimin garşılıını seni almakla ödeyom” demiş.
Unlar ermiş muradına...