ESKİŞEHİR İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Kanlıtaş Höyüğü

KANLITAŞ HÖYÜK VE CİVARI YÜZEY ARAŞTIRMASI
 
Doç. Dr. Ali Umut Türkcan
 
 
Kanlıtaş Höyük, Eskişehir’de Orman Fidanlığı, Kes Kaya yerleşimi ile Kütahya’nın kuzeyindeki Asmainler yerleşimlerinde tespit edilen Kalkolitik Dönem Porsuk kültürünün şu ana kadar belirlenmiş önemli yerleşmelerinden biridir. Höyük, ilk olarak 2006 yılında ziyaret edilip, ön tetkikleri yapılmış ve 2008 yılında Anadolu Üniversitesi’nin Bilimsel Araştırma Proje Başkanlığı’nın desteği (Proje No: 0810818) ve Kültür Bakanlığı’nın izniyle yüzey araştırması kapsamında detaylı şekilde incelenmiştir.
 
Eskişehir İli, İnönü İlçesi, Aşağı Kuzfındık Köyü Kanlıtaş Höyüğünde sürdürülen yüzey araştırması çalışmaları Yrd. Doç. Dr. Ali Umut TÜRKCAN başkanlığındaki ekip tarafından 14.07.2009 tarihinde başlamış olup, 29.07.2009 – 03.08.2009 tarihleri arasındaki ikinci on beş günlük çalışmalar yürütülmüş ve söz konusu yüzey araştırması 03.08.2009 tarihinde sonlandırılmıştır.
 
Yerleşme, Aşağı Kuzfındık Köyü’ne gelmeden içinden Kocadere adlı derenin geçtiği dar bir vadinin ortasında büyük bir kaya bloğuna yaslanmaktadır. Höyüğün yüksekliği yaslandığı kaya ile 26 m. Yüksekliğinde ve yaklaşık 100 m. Çapında bir höyüktür. Yaslandığı kayalıktan itibaren genişleyen Kanlıtaş Höyüğü özellikle Orman Fidanlığı yerleşmesinde olduğu gibi, bilinçli olarak ova düzlüğünde bağımsız olarak yükselen kayalık bir yükseltinin kenarında kurulduğu söylenebilir. Bu konumu ile Kanlıtaş Höyük, özellikle Batı Anadolu’da daha önce örnekleri pek bilinmeyen vadi yamaçları, yüksek sırtlar ve yayla kesimlerinin tercih edildiği Dönemin yer seçimi anlayışını yansıtır.
 
Kanlıtaş Höyüğünde gerçekleştirilen yüzey araştırmasında höyük doğudan batıya olmak üzere 12 farklı sektöre bölünmüştür (A-L). Sektörler arasında yapılan sistemli yüzey toplaması sonucunda höyükte ağırlıklı olarak çanak çömlek ve taş aletlerden oluşan buluntulara rastlanmıştır.
 
Küçük buluntularda en dikkat çekici buluntu höyüğün tepe kısmındaki eski kaçak kazı çukurunda bulunan kemikten yaklaşık 8 cm. boyutlarında ince balık idolüdür. Olasılıkla göz kısmı için yapılan düzgün oyuğun askı düzeni olarak kullanıldığı bir süs eşyasıdır.
 
KANLITAŞ HÖYÜK VE CİVARI: İnönü ovası ve Kuzfındık Vadileri
 
Kanlıtaş Höyük’te 2008 yılında gerçekleştirilen yüzey araştırmasında elde edilen bulguların yanısıra, höyüğün etrafındaki yerleşmelerin Dönemsel dağılımı, kaynakların kullanımı, topografya değişimine ait bulguların anlaşılması ve gerektiğinde Kanlıtaş’tan elde edilen bulguların da desteklenebilmesi amacıyla, Aşağı Kuzfındık Köyü merkezinden yaklaşık 5 km.’lik bir yarıçapda yüzey taraması daha yapılmıştır. Bu araştırmada saptanan ören yerleri, höyük, nekropol ve yontmataş işliği gibi buluntu yerleri GPS yardımı ile belirlenip envanter fişlerine kaydedilmiş ve 1/25.000 ölçekli harita paftalarına işlenmiştir. Bu çalışmaların yanı sıra buluntuların dijital fotoğraf belgelemeleri yapılmıştır.
 
Kanlıtaş Höyükte gerçekleştirilen yüzey araştırmasında bölgenin yaklaşık 5 km. yarıçapı taranmıştır. Bu taranan alanda tespit edilen ören yerlerinin bulunduğu mevkiinin yerel veya harita üzerindeki ismi ile tanımlanmaya çalışılmıştır.
 
Kuzfındık Vadisi Paleolitik Dönem Çökelleri
 
Kuzfındık Vadisi Paleolitik Dönem buluntuları arasında en dikkat çekici buluntular arasında bir adet kıyıcı satır, bir adet satır, bir adet levallois çekirdek ve bir adette çift kenar kazıyıcı göze çarpmaktadır. Bu buluntular Alt ve Orta Paleolitik Dönemi yansıtması itibariyle Eskişehir’in ilk ve en eski insan izlerinin kanıtıdır.
 
Kanlıtaş Höyükle beraber biri yeni tespit edilen (Kuzfındık Baraj Höyüğü) ve diğeri Yeniköy Höyük olmak üzere iki Erken Tunç Çağı Dönemi höyüklerinin konumları ve birbirlerine mesafeleri dikkat çekicidir.  İTÇ Dönemine ait yerleşmelerden ikisinin Koca deresinin kenarında, birisinin kuzey güzey yönünde akan Guvemez dere kenarında yer alan Yeniköy Höyük (Ürk Tepe) olmak üzere su kenarlarında kuruldukları anlaşılmaktadır.  Bununla beraber, bu dere yataklarının o çağ itibarı ile nereden aktığını veya mevcudiyetini düşünmek gerekmektedir. En dikkat çekici faktörün ise bahsedilen yerleşmelerin aralarındaki mesafenin birbirlerine yakın olmasıdır; çağdaş olduğu anlaşılan bu yerleşmeler arasında yaklaşık 2 km’nin üstünde olduğu dikkati çekmektedir. Bu nedenle, eşit mesafede bu 3 höyüğün birbiri ile yakın ilişkide olduğu söylenebilir.
 
Klasik Dönem Bulguları
 
Örenlik/Taşköprü yerleşmesin Örnekleri arasında Hellenistik ve Erken Roma Dönemine verilebilecek örnekler bulunmaktadır. Çarkta şekillendirilmiş olan parçaların hamur rengi, kaide ve ağız profili gibi özellikleri MÖ 2-1. yy Batı Anadolu malları ile yakın benzerlik göstermektedir.
 
Buluntular arasında erken Roma imparatorluk Dönemine (ykl. MS 1.-2.yy) tarihlenebilecek olan örneklerde bulunmaktadır. Bir grup geç Hellenistik- Erken Roma Dönemi Pergamene ve Çandarlı örnekleri ile benzerlik içindedir. Büyük olasılıkla Roma imparatorluk çağında doğu Akdeniz’de karşımıza çıkan Post-Megara adı verilen gruba aittir.
 
Örnekler arasında çok sayıda kaba, mika ve saman katkılı seramik örneği bulunmaktadır. Günlük kullanım amaçlı kaba üretim kapları olarak tanımlanabilecek bu örnekler arasında kulp ve gövde kesitleri ile geç Roma Dönemine (MS 3.yy ve sonrası) ait örneklerle benzerlik gösterenlerin yanı sıra net bir bilgi vermeyenlerde bulunmaktadır.)
 
Taşköprü seramik örnekleri genel olarak günümüze kadar çok detaylı çalışmalar ile tanınmayan Orta Anadolu seramik çalışmaları için önemli bir veri grubu sunmaktadır. Söz konusu örnekler daha detaylı bir çalışma ile tekrar gözden geçirilecektir.
 
Dereyalak köyünün güneyinde kalan alan ise, yoğun olarak araştırılmış ve Tınaztepe mevkii olarak geçen tepenin üstünde olasılıkla Roma Dönemine ait tümsek mezarlar tespit edilmiştir.
 
Araştırmada 12 tümsek tespit edilmiş olup, birçoğunun kaçak kazılarla tahrip edildiği anlaşılmıştır. Bu mezarların bazılarında çok evvelden kazıldığı anlaşılan ve bu nedenle içi dolmuş mezarların içinde kesme taştan bloklar tespit edilmiştir. Mezarlardan sadece birinde Roma Dönemine ait olduğu düşünülen kap parçalarına rastlanmıştır.
 
Ortaçağ Bulguları (Beylikler-Erken  Osmanlı)
 
Kanlıtaş Höyük ve Civarı Yüzey Araştırması 2009 yılında yapılan araştırmalarda çok sayıda seramik buluntu ele geçmiştir. Yüzey buluntusu olarak toplanan malzeme içerisinde dönemlerine göre Beylikler, Erken Osmanlı ve Klasik Osmanlı Dönemi’ne ait seramikler yer alır.
 
Beylikler Dönemi’nde Anadolu’da yoğun olarak rastlanan sgrafitto teknikli kaba ait ağız parçası, slip tekniğinde kaide parçası ve ‘Düz Sırlı Seramikler’ grubuna ait koyu yeşil sırlı gövde parçasıdır. 13–14. yüzyıllarda Batı Anadolu’da Efes, Milet, Bergama, Orta Anadolu’da Karacahisar, Kütahya Kalesi, Amorion gibi merkezlerde ele geçmiştir.
 
Seramiklerin mevcut kronolojisi izlendiğinde 13. yüzyıl sonundan 16. yüzyıl ortasına kadar kesintisiz bir yerleşim olduğunu söylemek mümkündür.
 
Anadolu’nun özellikle Geç Bizans-Beylikler-Erken Osmanlı Dönemi olarak adlandırılan döneminde nüfusun sürekli değişmesi, fetihler ve göçlerle yerleşim yapılarının değişmesi de tasnif yapmayı güçleştirir. Geç Bizans-Erken Osmanlı kırsal yaşamına ışık tutabilecek olan günlük kullanım seramiklerinin özellikleri bu sebeplerden yeterince tanınmamaktadır. Yapılan çalışmalarda da özellikle Osmanlı Dönemi’ne ait seramiklerde sırlı seramik malzemenin daha çok tanıtıldığı gözlenmiştir. Ancak sosyal yaşamın önemli bir parçası olan yiyecek-içecek alışkanlıklarının tespitinde seramik malzemelerin bütünüyle ele alınması gerekmektedir. Seramik araştırmalarında İnönü’de yapılan yüzey araştırması özellikle Osmanlı kırsal yaşamının anlaşılmasında önemli rol oynayacaktır.